

91
katılımınızdan dolayı bir sıkıntı yaşarsanız beni işten çıkarabilirsiniz, beni işten atın’
dedim. O sert, ödünsüz Vehbi Bey bana döndü ,
‘Sen bana bir şey göstermek istiyorsun,
geleceğim’
dedi. Semahat Hanım gözleri fal taşı gibi olmuş üzerime yürüyecek neredeyse.
Ama o sert, prensip sahibi Vehbi Bey, bu lafı üzerine,
‘Ama ben oraları bilmem gel beni al
Çelik Palas’tan’
dedi. Ama benim ne alacak halim var, birisini gönderdim. Vehbi Bey kapıdan
içeri zor girdi. Vehbi Bey içeri bir girdi salon yıkıldı. Mehmet Karasarlıoğlu o sırada Vali. Vali
Bey ile beraber oturuyorlar. Ben yanlarına gitmiyorum da, ne gideyim oradaki kıyamette. Bizim
güreşçiler yeniyor, çünkü ben yeneceğimizi biliyorum orada. Ben öyle bedavaya Vehbi Bey’i
zorla getirir miyim
?
Bizim sporcular yendikçe herkes
‘Vehbi Koç’
diye alkışlıyor. Vehbi Bey
diyor ki
‘Bu ne biçim iş
?
’
Karasarlıoğlu’na. Vehbi Bey şunu söylüyor, bana vali kendisi söyledi
ben orada şahit değilim.
‘Ben hayatımda böyle şey görmedim. Hiç başkaları söylese bu
olayı ben katiyen dinlemem ve doğruluğunu kabul etmem. Ama bu yaşadığım olay benim
hayatımda bir daha yaşayamayacağım olay. Ben bu kadar yatırım yaptım bu kadar yurt
açtım, bu kadar sosyal, insani işler yaptım. Bu kadar alkış almadım, ben ne yapıyorum
burada.’
Salonda bir buçuk saat enerji kesildi, orada karanlıkta bekledi Vehbi Bey müsabakaların
yeniden başlaması için. Gitmedi, saat 2’de gitti Vehbi Bey, Karasarlıoğlu ile. Kıyametler koptu
ama yani bütün gece orası yıkıldı. Öyle bir olay, öyle bir dramatik olay haline geldi ki. Vehbi
Bey sonradan, ben duyuyorum ona da şahit değilim, Bernar Bey’e
‘Güreşçilerin korunması
için’
özel olarak telkinde bulunmuş. Bunu açık açık söyleyemiyor çünkü yani bir iş adamının
bunu söylemesini doğru bulmuyor haklı olarak. Ama yaratılan itibar yaratılan o bütünleşme
halkla Vehbi Bey’in, TOFAŞ’ın bütünleşmesini kendisi gözleriyle gördükten sonra artık hiç
kimsenin raporuna ve lafına itibar etmesi söz konusu değil. O yüzden çok dramatik etkisi var
diyorum ben. Kulübün faaliyetleriyle işinin. O yüzden kulübü yönetenlerin buna dikkat etmesi
gerektiğini söylüyorum.
Evet ama Türkiye’de enerji kısıtlaması hızla gidiyor, hiçbir gece düzgün elektrikler yanmıyordu,
öyle bir dönemde, Bursa Atatürk Spor Salonu bu kadar kalabalık olmadı hiç. Salonun içinde
on bin kişi vardı belki daha fazla, yani oturmuyordu insanlar herkes ayaktaydı. Minderlerin
etrafına kadar insan doluydu. Dışarıda da bir bu kadar insan vardı içeri giremeyen.
Unutmamak lazım ki orada bir kuruluş var. Bu kuruluşun ihtiyaçlarına senin bir şekilde cevap
vermen lazım ki oradan aldığın kaynakları hak edesin. Yani buranın bir kaynak ihtiyacı var
fakat onun karşılığında yapması gereken bir hizmet var. Müstakil spor kulübü de olsan öyle olur.
Ne kadar para kullanıyorsan onun karşılığında bir hizmetin olması lazım, bunun ekonomik bir
değeri olması lazım. Ben bunun hesabını yapıyordum hep TOFAŞ’ta. Yani matematiksel olarak,
sayfa düzeni olarak, televizyondaki impact olarak ve bunu ispatlayacak vaziyetteydim. Sosyal
impact dediğimiz şeyi, yani 800 - 900 kişi işten ayrılıyor, Bursa Gazeteleri’ni ilgilendiren bir
konu değil mi bu
?
Bir tane haber çıkmıyor. Neden
?
Çünkü gazeteci bile TOFAŞ’a sahip çıkıyor.
Görevi bu değil ama biliyor, oradaki iyi niyetli ve gayretli. Bu kadar önemli dönemlerde itibarın