

87
takımlarını çalıştırıyoruz. Bunun karşılığında biz de tesislerini rahatlıkla kullanıyoruz. Bir gün hiç
unutamayacağım bir adam geldi. ‹ntes Firması’nın ‹nşaat Müdürü, Üstün Aydınalp, bizim ilk
fabrikalarımızı yapan kişi. Yeni bina dediğimiz pres atölyesinin karşısındaki atölyenin inşaatı
yapılıyor. Onu da ‹ntes almış. Üstün Abi geldi dedi ki,
‘Yalçın sizin bu Avrupa Şampiyon
Kulüpler Kupası’nı kazanmanızdan dolayı, ben de size ‹ntes olarak bir şey yapmak
istiyorum’
dedi.
‘Ne yapmak istiyorsun
?
’
dedim.
‘Bir salon yapmak istiyorum Yalçın, sen
demiri bul, Erdoğan Karakoyunlu’dan demiri al, geri kalanını ben senden para istemeden
yapacağım’
dedi. O zaman Türkiye’nin en büyük inşaat firmalarından, müteahitlerinden bir
tanesi ‹ntes. Bizim fabrikaların ilk binalarını yapan kuruluş. Üstün Aydınalp unutamayacağım bir
insan. Ben Erdoğan Bey’e gittim konuyu anlattım. Erdoğan Bey konuya sıcak baktı. Kendisi bir
çözüm yolu buldu. ‹nşaat demiri bulmak da bir mesele. Bülent Sayar’ı çağırdı ve sorunumuzu
çözdü. Bülent Sayar’ın çok olumlu katkısı vardır bu kulübe. Bülent Sayar hakikaten çok önemli
katkılarını görünmeden katmış bir insandır.
Salon bitti, bir içeri girdik baktık ki her taraf açık! ‹zolasyon açısından çok sorun var.
Salonun içine kuşlar giriyor çıkıyorlar. Bizim itfaiye Şefi Ömer Zeytin’e
‘‹tfaiye merdivenini koy,
çıkın açık yerleri kapatın’
dedim. Ondan sonra, para yok tabi fabrikada. Spor salonu için
fabrikadan para aktarılması mümkün değildi. Kulübün bütçesinden yapılacaktı her şey. Kulübün
bütçesini spor salonu için kullanacaktık. O dönem Avrupa Kupaları falan vardı, oralara gitmeyi
yasak ettim. Oradan artan parayı, tuvaletler, soyunma odalarının tamamlanması için harcadık.
Hepsi TOFAŞ SAS tarafından ödendi. Bir gün ‹nan Bey’i kaçak getirdim, gösterdim, ondan para
aldım. Ama her şeyi sessiz sedasız yapıyoruz. Yöneticilerimiz
‘Bizim haberimiz yok diyorlar’
bana. Çünkü çekiniliyor. Nedeni ortada, parasız bir dönem yaşıyor fabrika ve sen kalkıyorsun
fabrika tesisinin yanında bir spor salonu yapıyorsun! Hangi akla hangi mantığa yatar yani akıllı
bir şey değil ki. Tam anlamı ile Türkiye’nin yetmiş Cent’e muhtaç olduğu bir dönemdi. Çok
sıkıntılı bir ortamda. Böyle bir ortamda bile herkes iyi niyetiyle katkı koydu ve neticede tesis bitti.
Bernar Bey bizim fabrikada neler yaptığımızı biliyor. Sendikal olaylar sırasında biz kahramanlık
yapmışız ölümü göze almışız, bunları Bernar Bey biliyor da öbürküler bilmiyor muhtemelen.
Öyle bir mekanizma yok. Birinin bildiğini öbürü bilmiyor nedense. Veyahut bilmezlikten geliyor.
Ama net, Renault, Arçelik kapalı, MAKO kapalı. Yani o zaman Türkiye’de TOFAŞ dışındaki
bütün kuruluşlar iki-iki buçuk yıl kapalı. Grevler zinciri. Yani oradaki ekonomi o salonları bilmem
neleri bin defa ödedi. Hatta hatırlıyorum o tesis açıldı. ‹şte artık 79’lu 80’li yıllar Mafeo diye bir
‹talyan geldi. Bir denetçi gibi bir adam. ‹talyanlar, Bernar Bey ile fabrika dolaşılıyor, tesislerin
oralarına gelindi. Sosyal tesisler o sırada şekilleniyor. Mafeo laf açtı. Bağ›rarak
‘Bu tesise kim
onay verdi
?
’
dedi.
‘Kimse onay vermedi‘
dedim
‘Biz bunun parasını on defa ödedik’
dedim
Mafeo’ya.
‘Ne demek bu’
dedi.
‘Onu sen git Gelmi’ye sor. ‹talyan Müdürümüz buranın en
önemli şahididir’
dedim.
‘Çok fazla da sesini yükseltme çünkü onlar da biliyorlar’
dedim.
Öyle bağıra bağıra konuşuyor ki yani bir şekilde mesaj gitsin diye.
Dolayısıyla sonra o yan tesisleri yani spor tesislerinin yanında lokale başladık. Lokal