

78
gittim Jones isminde bir Amerikalı, esmer bir er ile Lucas diye bir beyaz yüzbaşıyı transfer ettik.
‹ki kişi gelmeye razı oldu. Bunları da takıma dahil ettik. Apostol’u da transfer ettik. Apostol’un
ayağı sakat ama çok iyi bir oyuncu. Çok iyi bir insan. Fakat dizi sakat. Zaten sakatlığından
dolayı basketboldan kopmuş ama biz çözüm arayışları içinde onu da aldık. Şimdi bizim ne
paramız ne de pulumuz var. Kimse de bize para vermiyor ve kimsenin de haberi yok. TOFAŞ
SAS Kulübü’nün kurulduğundan Erdoğan (Karakoyunlu) Bey’in bile haberi yok. Yani bu kulüp
hadisesi o zamanki Fabrika Müdürü Gelmi ile ilgili. Çünkü Martinotti’nin karakteri ve sertliği
böyle bir şeyi bize müsaade etmezdi. Gelmi ise kollektif akla inanan çok esnek ve çok akıllı
bir kişiydi. FIAT’ta sonraları Martinotti ve Gelmi çok yükseldiler. Ama biz müsaadeyi aldığımız
zaman, yani kulübü kurduğumuz zaman, artık fabrikadaki işlere de hakim olmuş, rüştümüzü de
ispatlamıştık.
O sırada Bursa’da ve Türkiye’de ortam sıkıntılıydı. Çok ciddi sendikal savaşlar oluyordu
adeta. D‹SK’e bağlı Maden ‹ş’in müthiş eylemler yapmaya başladığı bir zamandı. ‹ş
durdurmayla birlikte disiplin olaylarının cereyan ettiği bir dönemde yaşıyorduk. 74-75 yıllarında
dünyada petrol krizi çıkmış ve üstüne Kıbrıs Harekatı olmuştu. Sanayi ve ticaret adeta durma
noktasına varmıştı. Sendikal olaylar artık fabrikaları çalışamaz hale getirmişti. O sırada o kadar
enteresan olaylar olmaya başladı. Kamuoyunun desteğine ihtiyacımız vardı. Sendikal olaylar
sırasında fark ettik ki Bursalı gazetecilerle TOFAŞ Fabrikası arasında bir iletişimsizlik vardı ve
bu sıkıntı yaratıyordu. Hitabetten dolayı mı yoksa TOFAŞ’ın davetlerine Bursa gazetelerinden
çok ‹stanbul’dan gazeteci çağırılması mı sıkıntı yaratmıştı
?
Hafızam çok net değil ama birbiri
ile irtibatlı bir sıkıntı vardı ortada Bay Guarnero benim eşliğimde Bursa’daki gazeteleri dolaştı.
O sıralara kadar biz hiç bu tip işlerle meşgul olmuyorduk. ‹stanbul’da birileri vardı, genel
müdürlükte veya Koç Holding’de basın ve halkla ilişkilerini onlar yönetiyordu. Bizim ne rolümüz,
ne de irtibatımız vardı. Kimseye bir görev verilmemişti. Fakat hadise o kadar kontrolsüz hale
geldi ki, TOFAŞ adına, ben orada rahatsız oldum. Çünkü buradaki irtibat noktası olarak da
personel müdürü dediğiniz zaman personel müdürünün yaptığı işlerden biri de bu. Halkla
ilişkiler, şehirle olan ilişkiler, resmi irtibatlar ve diğerleri. Etrafınıza baktığınız zaman başka
kimse yok. Dönüp dolaşıyor… Sen ilgilenmek zorundasın. Ben Bay Guarnero’ya
‘Bakın Bay
Guarnero bu iş böyle olmaz, müsaade ederseniz ben bu işi üstleneyim. Yani bu şehirle
ilgili olası hadiseleri yakından takip edeyim ve fabrika bir daha böyle bir iletişim krizine
girmesin.’
dedim çok memnun oldu ve
‘bundan sonra bu işin sorumlusu sensin’
dedi.
Sendikal olaylarla ilgili aldığımız aktif rol ve TOFAŞ SAS’ın hayata geçmesi birbirleriyle örtüştü.
Böyle bir ortamda biz takım olarak Antalya’ya gittik, giderken bir kuruş paramız yoktu.
Biz TOFAŞ’ın etrafındaki ağaçlardan ve şu anda aklıma gelmeyen değişik kaynaklardan üç
beş kuruş para topladık. Bu şekilde çok cüzi bir kaynak yarattık. O kadar parasızdık ki bir
de kampanya yaptık. Beş otobüs dolusu insan maça geldi, daha o gün. Ama herkes kendi
parasını ödüyordu. Hem hafta sonu Antalya gezisi hem de maç! Ben Antalya’daki TOFAŞ
bayisi rahmetli Orhan Mirzanoğlu’nu aradım. ‘Abi biz böyle böyle geliyoruz. Paramız pulumuz