Previous Page  76 / 226 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 76 / 226 Next Page
Page Background

75

Sonra da buluştuk, başladık konuşmaya. ‘Ne yaparız, ne ederiz

?

’ diye. O sırada da fabrikanın

içerisinde sportif faaliyetleri acayip bir şekilde örgütlüyoruz. Futboldu, basketboldu…

Bu arada Bursa’da yeni bir spor salonu (Atatürk Spor Salonu) yapılma kararı alınmış. Şehir

merkezinde Erkek Lisesi’nin bir spor salonu var. Neredeyse merkezdeki tek salon o salon.

Çok iyi hatırlıyorum çünkü orada birçok turnuva düzenledik. Ama Atatürk Spor Salonu biz

kulüpleşme halindeyken bitti. Kendimizi Atatürk Spor Salonu’nda bulduk. Garip bir şekilde

eşzamanlılık söz konusu. ‹nsana bir şey rast gelecek olduğu zaman, yani ‘‹yi olacak hastanın

ayağına doktor gelirmiş’ dedikleri gibi gelişiyor olaylar. Spor salonunu anında bulduk!

Birol ile konuşurken,

‘Ya hadi biz de bir takımda basketbol oynayalım’

dedik. Araştırdık…

O sırada Bursa’da bir Bursaspor vardı… Öğrendik ki Bursaspor’da Özhan Canaydın

oynuyor. Eski Galatasaraylı basketbolcular oynuyor. Dolayısıyla da Bursa içinde Bursaspor

hep şampiyon oluyor! Bursa mahalli liginin bütün müsabakaları o zamana kadar Bursaspor

tarafından kazanılıyor. Takım kaptanı da Özhan Canaydın.

Biz

‘Herhalde Bursaspor’

da oynayamayız. Çünkü oranın kafi derecede sporcusu var. Biz

kendimize uyan bir spor kulübü bulalım’ dedik. Hayri Abi (Hayri Koyuncu) ile tanıştık bir şekilde.

Hayri Abi, meğerse bir basketbol düşkünü ve hastası. Dolayısıyla o ahbaplık, o tanışıklık gelişti

ve biz kulübümüzü, SAS’ı,

Bursa Su Sporları, Atletizm ve Sportif Oyunlar Gençlik Kulübü

nü bulduk. O sırada SAS’ın yönetim kurulunda çok değerli büyüklerimiz vardı. Bursa Erkek

Lisesi’nin Beden Eğitimi Öğretmeni ve Müdür Muavini Avni Çakır Abimiz… Devlet Su ‹şleri

Bölge Müdürü Selahattin Saygı… Baktık ki bunlar bizim kafamıza uygun. Ben ve Birol kendimizi

transfer ettik!. Lisanslarımızı eski külüplerimizden alarak SAS’ın lisanslı sporcusu olduk. Ama ben

o sırada 105 kiloyum. Birol’un fiziği benden biraz daha iyi. Hemen çalışmalara başladık.

1972-1973 yılları. Bursaspor’u yendik. Bu bir olay oldu Bursa’da. O kadar keyif aldık ki…

O sırada da TOFAŞ’ta hararetli bir şekilde sporu daha iyi nasıl yaparız nasıl sistematik hale

getiririzi konuşuyoruz. Bu arada SAS Kulübü’yle Bursa şampiyonu olduk. Ve kafamızda yavaş

yavaş bir şeyler oluşmaya başladı. Şimdi ne olacaktı

?

‘Bursa şampiyonu olduk, biz sporcu

olduğumuz için bir yerde duramayız . Hedefimiz hemen büyüyor. Biz Türkiye’de ne yaparız

?

Ne yapalım, ne edelimi‘ tartışmaya ve planlamaya başladık. O sıralarda bir fabrikalararası

müsabakalarla birlikte TOFAŞ Spor Kulübü’nü kurabilir miyiz diye düşünmeye başladık. Bu

sırada TOFAŞ’ı, SAS ile birleştirmek düşüncemiz yok. ‹kisi ayrı kanallarda cereyan ediyor.

Benim sosyal tarafım SAS’ta. Birol ile basketbol oynuyoruz ve fabrikanın içerisinde yaptığımız

vazife sırasında da fabrikalar arası spor müsabakaları düzenliyoruz. Bazen futbol oluyor,

bazen voleybol oluyor. Hayri Abi, SAS takımının antrenörüydü ama SAS’ın o zaman yüzme

takımı var, atletizm takımı var, yani hakikaten örnek bir kulüp. SAS’ın Bursa’da hakikaten

önemli bir yeri var ancak parası pulu yok. Bursa’da ne var, ne yok hep Bursaspor’a gidiyor.

Böyle bir ortamda biz bir fabrikalararası voleybol turnuvasına takım çıkardık. O sırada da

Bursaspor’un profesyonel bir voleybol takımı var, liglerde oynuyor. Turnuvayı organize ettik.

Çıkıp oynayacağız. Bir hafta sonu bizim MAKO ile maçımız vardı. Ben oynuyorum ve 105