Previous Page  81 / 226 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 81 / 226 Next Page
Page Background

80

ben Birol’u ve Birol hakikaten takımı toparladı. Kağıtspor maçıydı. Birinci devresinde 15 sayı

farkla kaybediyorduk. Kağıtspor’un kaptanı eski Darüşşakafa’nın kaptanı Niyazi’ydi. Devre

arasında Birol ile,

‘Ne yaparız

?

diye konuşuyorduk.

‘Sen oynayacaksın’

dedim Birol’a. Birol

‘Takımı kim idare edecek

?

deyince, o zaman ‹brahim’i bulduk. ‹brahim eski kolejin böyle

çok enteresan, pivotu ve kaptanı. Yani o Barış’larla, Birol’larla oynayan ‹brahim Ortaç vardı.

Müthiş iyi bir insan. Çok haysiyetli bir arkadaş. Jones, Birol falan düzgün bir takım çıktık.

‹brahim geldi. Antalya’da bizi seyretmişti. Ama çok fazla karışmadı. Hatta birazcık da yardım

etti galiba Antalya’da. Biz Birol’a,

‘‹brahim gelsin bize koçluk yapsın. Sen de oyna’

dedik.

Neyse biz gene Eskişehir’e gittik. Eskişehir’de Jones o kadar iyi oynuyor ki. Hani o Amerikalı

aldığımız er, bedavaya aldığımız er. Bir tek derdi var. Bir tek biftek yiyor. On porsiyon, on beş

porsiyon ve bir tek portakal suyu içiyor. Yani adamın iki tane beslenme maddesi var, biri biftek,

biri portakal suyu. ‹brahim,

‘Bu adama bu kadar yemek verilir mi

?

dedi bana. ‘

Sen Jones’u bir

seyret ondan sonra fikrini söylersin’

dedim ‹brahim’e. Sonra ‹brahim, Jones’u maçta oynarken

bir gördü. Ardından

‘Yalçın sen buna az yemek veriyorsun’

dedi. Dolayısıyla Jones, hakikaten

hiç bizle alakası yok. Basketbol oynamak için gelmiş ve adamın tek bizden aldığı şey on parça

on beş parça et ve bir kaç litre de portakal suyu. Portakal suyu yoksa vişne içmiyor, yahut

başka bir şey içmiyor, yalnız portakal suyu ve on porsiyon onbeş porsiyon et yiyor o kadar.

Yani böyle bir adam. Ondan sonra Eskişehir’de müthiş bir maç. Biz şampiyon oluyoruz artık.

Bitimine on dakika var. Atilla artık böyle gevşemiş dalga geçiyor. Topları gezdiriyor falan.

Jones gitti ona

‘Bizim daha işimiz bitmedi’

dedi. Neticede büyük bir sporcu. Sonra o maçı

hallettikten sonra biz ikinci milli lige çıktık. Ondan sonra Jones bizden ayrıldı.

Şimdiye kadar bu işi parasız, işte kendimiz, oradan denkleştirerek, buradan denkleştirerek

bu işi çözdük. Ama bundan sonra ne olacak

?

Bundan sonra külahımızı önümüze aldık. Ondan

sonra ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama Erdoğan Karakoyunlu Bey’e anlattık. Yani Erdoğan

Bey’in haberi oldu. Tabi o da o kadar enteresan bir adam ki. Çok fazla sana müdahale etmiyor,

adeta serbest bırakıyor. Bizim Erdoğan Bey ile çok enteresan bir öykümüz oluştu. ‹lk başta onu

anlamak zordu. Yani alışılmış klasik bir Türk Yöneticisi değildi. Çünkü Türk Yöneticileri hep erk

kullanırlar,

‘Şunu yap bunu yap, böyle yap, şöyle yap’

der. Erdoğan Bey ise müsaade eder

adamlarına, çok fazla

‘Şunu böyle yap’

demez. Hatta ilk başta sıkılırsın ve bunalırsın. Bana

yol göstermiyor, bana şunu yap, bunu yap demiyor.

Benim dışımda herkesin de bir hamisi var TOFAŞ’ta. Benim ise bir tek Erdoğan Bey, o

da uzakta. Ona söyledik fakat baktık ki bu işi Erdoğan Bey çok fazla sahiplenmedi. Artık

bir finansman gerekiyor. ‹kinci ligde oynayacak takım. Yani biz böyle düşmek için çıkmadık

ki. Ve birinci lige çıkmak hevesimiz. Biz böyle mahallede cicoz oynamıyoruz. Mahalle

takımı değiliz yani. ‹ddiamız birinci lig, iddialı olmak. Başka bir şey için kurmadık takımı.

Erdoğan Bey’den yanıt alamayınca başladık

‘Ne halt edeceğiz

?

diye düşünmeye. O sırada

Galatasaray Yönetim Kurulu’nda da üye olan Vehbi Koç’un damadının başında olduğu TOFAŞ

Oto Ticaret diye bir birim varmış. O zamana kadar farkında değildik, yeni kurulmakta olan