

132
TOFAŞ kazansın diye bir hırs biniyordu içime… Şunu da anlatayım. ‹şle ilgili bir şey düşünür
ve uygulardım. Mesela bir ihaleye gireceksem akşamları eve giderken eğer bütün yeşil ışıkları
yakalıyorsam ihaleyi kazanırız diye düşünürdüm. Hafta sonu Cuma günleri eve dönerken eğer
bütün yeşil ışıkları yakalıyorsam o TOFAŞ takımının kazanacağı manasına gelirdi. Eğer bir
kırmızı ışıkta durmak mecburiyetinde kalsam o zaman kaybedecek olurdu. O yüzden işten geç
çıkmaya bakardım. Yeşil ışıkları takip eder, yaklaştığımda bazen yavaşlardım. Yeşil ışıkları
yakalamak için müthiş uğraş verirdim yani. Bu kadar içselleşmişti yani. O yıllarda bir başka
önemli şey çıktı ortaya. Basket takımının maçından önce evde muhakkak mum yakılır ve takımın
oynadığı sürece o mum yanardı. Takım aile gibi olmuştu. Benliğimizin önemli bir kısmını adeta
istila etti. Artık güncel bir iş olmaya başladı.
Önce Türkiye Kupası geldi. Sonra ilk Şampiyonluk ve ilk Cumhurbaşkanlığı Kupası zaferi…
Tabi bunu yapıca artık çok önemli bir şey tescil oluyor. Yani bir yere bir hedefe varıyorsunuz.
Hedefi belirliyorsunuz. ‹kinciyken birinci, üçüncüyken ikinci olmak. Ama yurtiçinde artık gidecek
bir yer yok!. Bu defa ufuk uluslararasına açılmaya başlıyor. Şunu kabul etmek lazım. Takımın
başarı üstüne başarı kazandığı son 2 yıl TOFAŞ, Türkiye’deki basket ortamını değiştirdi.
Lig’de, Kupa’daki iddiayı değiştirdi.
Bu sektöre, bu spora harcanan parayı yükseltti. Suçlanmadı da değil. Pazarı bozduğu,
anormal derecede herkesi kapmak için çalıştığı ve iddialı bir takım için bütçelerimizi ve harca-
malarımızı abarttığımız konusunda sektörün içinden ikazlar geldi.
TOFAŞ Basketbol Takımı kaptanı Murat Konuk, Jan Nahum ve Ersin Taş ile birlikte.