

137
TOFAŞ eski CFO’su Sayın Nezih Olcay, 12 Kasım 2008 tarihinde ‹stanbul’da yapılan
söyleşide TOFAŞ Spor Kulübü ile ilgili şunları söylüyordu:
“Kulübün 35 yılı yazılıyorsa mutlaka birçok bilinen bilinmeyen noktalar kağıda dökülecektir.
Ben farklı bir persfektiften, işin sosyal sorumluluk boyutundan bakarak TOFAŞ Spor Kulübünü
anlatmaya çalışayım. Ancak hangi noktadan bakarsanız bakın TOFAŞ’ın spora girmesinde ve
kulübün kurulmasındaki payı dolayısıyla Yalçın ‹pbüken’e değinmeden geçemezsiniz.
Yalçın’ın dönemi şimdikinden çok farklı ve zor bir dönemdi. O dönemde sermayedar için
sadece kar etmek önemliydi ve dolayısıyla çevre, sosyal sorumluluk gibi bugünün yaklaşımları
zihinlerde henüz yoktu. Yalçın böyle bir dönemde Vehbi Bey ve Bernar Bey’i ikna ederek ve
bilahare ‹nan Kıraç Bey’in de desteğini sağlayarak bu zor işe kalkıştı. Sanıyorum o tarihlerde
bir tek Eczacıbaşı örneği vardır. Farklı anlayışın hakim olduğu bir zaman diliminde kulübü
kurmak, spor salonları yapmak ve kulübü büyütmek gibi zor işlere kalkan Yalçın zorlansa bile
bu işin üstesinden başarı ile kalkmıştır. Bunu yaparken TOFAŞ’ı sadece spor işine sokma amacı
gütmediği, bunu işinin bir parçası olarak sosyal sorumluluk bilinciyle yaptığı da çok açıktır.
Zira her zaman bu faaliyeti şirket içersinde yaygınlaştırmak, hangi kademede olursa olsun
çalışanları ve Bursa kamuoyunu bu faaliyetin içine çekmek için büyük gayret gösterirdi.
‘Biz bu
işi şirket çalışanlarına benimsetemezsek daha ileriye götüremeyiz’
derdi. Hatırlıyorum yurtiçi
veya yurtdışı maçlara kriterler koyarak insanları götürür işin içine sokmaya çalışırdı.
Benim de kulüple ilgilenmeye başlamam böyle oldu denebilir. Esasında sporun çok içinde
biri olmama rağmen TOFAŞ’ta ki bu çalışmalara ancak Yalçın’ın bu haklı zorlaması ile katıldım.
Yalçın’dan sonra da Başkan olan Ersin Taş ile 20 yıla dayanan çok uyumlu bir çalışma
dönemi geçirdik. Bu süreçte Yalçın ‹pbüken’in iç destek yaklaşımını devam ettirmeye çalıştık
ama
‘Bu desteği sağlamakta çok etkili oldunuz mu
?
’
diye sorarsan cevabım hayırdır.
Evet basketbol takımının o çok başarılı olduğu 1998-2000 yıllarında önemli destekler aldık
şirket içinden ama bazı istisnalar hariç, bu sadece o dönem ile sınırlı kaldı. Oysa 1998 yılı
öncesinde de Türkiye Kupası Şampiyonluğu gibi, ligde şampiyon olmasa bile hep üst sıraları
zorlayan bir takımımız olmuştu. Sanıyorum bu alanda bazı şeyleri eksik veya yanlış yaptık.
Benim başlangıçtan bu yana, spor kulübünü önemsememde işin sosyal boyutu çok önemli
olmuştur.
Koç Holding’e baktığımızda eğitime, kültüre ve sağlık alanına çok önem verdikleri ve ciddi
yatırımlar yaptıklarını görürüz. ‹lköğretimden üniversiteye, müzecilikten hastane işine kadar
devlet elinin yeterince uzanamadığı birçok alana yatırım yapmış Koç Holding. Ama bu alanları
NEZ‹H OLCAY