

141
zaman keşke ben de Koç Holding’te çalışsam diye geçirirdim. Bülent Sayar’a da
‘TOFAŞ’ta
çalışabilirim. Eğer öyle bir ortam olur ve bana haber edersen sevinirim’
dedim.
73’ün Haziran ayıydı. Bankacılık tekamül kursuna gidiyorum. Okulda öğrendiğim bilgileri
buradaki imtihanlarda kullandığım için hep birinci oluyordum. Bankada çalışırken bir telefon
geldi. Arayan Bülent Sayar’dı.
‘TOFAŞ’ta bir pozisyon var gelir misin
?
’
diyordu. Kendisine,
’Gelirim ama bankacılık kursunu bitirdikten sonra. Bu kadar emek verdim. Kursu bitirmeden
gelemem’
dedim. Cevabı,
‘Peki bekleriz’
oldu.
TOFAŞ’la ilişkimiz futbol üzerinden devam ediyor. Top oynarken TOFAŞ Genel Müdürlük
Takımı’nda Nezih Olcay ile tanıştım. TOFAŞ’lılar çok samimi görüştüğüm insanlar haline geldi.
Onlar da artık benim bir takım grubum, takım arkadaşlarım gibi oldular.
Bankacılık kurslarını bitirirken beni imtihan eden genel müdür yardımcılarından birine
‘Böyle
bir teklif aldım. Büyük ihtimalle ayrılacağım’
dedim. Tepkisini,
‘Deli misin sen
?
Yüzdün
yüzdün kuyruğuna geldin. 4 yıl emek verdin. Seni müdür yapacağız, ömür boyu bakarız’
diyerek gösterdi. 1 hafta evde düşündüm. Kararımı verdim. 14 Eylül 1973’tü. Yapı Kredi’den
ayrıldım aynı gün TOFAŞ’ta göreve başladım. Yani aynı tarihte TOFAŞ Spor Kulübü de
kurulmuştu 73’ün Haziranı’nda. Ben de 73’ün Eylül’ünde TOFAŞ’a intisap ettim. O zaman 23
yaşındaydım. Şimdi 59… 36 sene geçmiş üzerinden.
Tabi bu arada biz neler yaptık
?
TOFAŞ Genel Müdürlükte futbol takımı kurduk arkasından
yaşlarımız biraz ilerlemeye başlayınca ve bazı arkadaşlarımızın göbek çevresi biraz
kalınlaşmaya başlayınca büyük sahada top oynamak biraz zor gelmeye başladı. Basketbola
çevirdik işi. Uzun yıllar Sultanahmet’te eski Amerikan Dersanesi vardı, orada antrenman yaptık.
Galatasaray’ın Hasnungalip’teki salonunda yine basketbol antrenmanları yaptık. Sonra işi
büyüttük OTOSAN’ın salonunda ve Sarıyer Spor Salonu’nda Koç Grubu içerisinde şirketlerarası
maçlar yaptık. Tuğrul Kudatgobilik de Arçelik’te o zaman basketbol oynuyordu. Ben TOFAŞ’ta,
adam adama oynuyordum Tuğrul Bey’e sayı attırmayayım diye. Çünkü Arçelik ile final maçı
oynuyorduk. ‹lk devre Tuğrul Bey hiç sayı atamadı sonra bir pozisyonda bana bir dirsek attı,
ben yere yığıldım kaldım. Sonra kendi özür diledi. Aradan yıllar geçti, ne zaman görsem hâla
‘Bak ! Burnum senin yüzünden yamuldu’
derim.
‘Yapma, yeter bu kadar sene geçti’
cevabını
verir.
Böyle zamanımız geçti. Tabi ilerleyen yıllarda basketbol maçlarında bayağı dereceler
yaptık biz TOFAŞ Genel Müdürlük Takımı olarak. Hep birincilikler aldık. Daha sonraki yıllarda
da biraz halı saha futboluna döndük. Yavaş yavaş ayrılan bazı arkadaşlar olunca da spor ve
basketbol temposu düşmeye başladı ama Koç Olimpiyatları’nda devam ettik. TOFAŞ Genel
Müdürlük Takımı olarak. Koç Olimpiyatları’nda da epey şampiyonluklar aldık. Bu arada da
tabi TOFAŞ Spor Kulübü ile ister istemez spor aşkıyla birlikte ilişkimiz biraz geri planda da
olsa devam ediyordu. Biz işin içine direkt olarak girmiyorduk. Çünkü Bursa’da kurulan bir