Previous Page  130 / 226 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 130 / 226 Next Page
Page Background

129

1994-97 yılları arasında TOFAŞ Genel Müdürü ve 1998-2002 yılları arasında TOFAŞ

CEO’su olan Sayın Jan Nahum, 9 Eylül 2008 tarihinde ‹stanbul’da yapılan söyleşide TOFAŞ

Spor Kulübü ile ilgili şunları söylüyordu:

“1993 yılında Otomotiv Sanayii o güne kadar yaşadığı en parlak yılını yaşadı. TO-

FAŞ 203.000 adet araç üretti. Milyonlarca dolar kâr etti. Herkesin hangi yıl Türk Otomotiv

Sanayi’nin 1 milyon araç üreteceğini konuştuğu bir dönemde, 1994 yılında ben TOFAŞ’a

genel müdür olarak atandım. TOFAŞ’a geldikten sadece üç ay sonra o güne kadar Türk En-

düstrisinin gördüğü en büyük krizi yaşadım. Geldiğimde üç vardiya durmadan sabaha kadar

çalışan, 9 bin personeli olan bir TOFAŞ vardı. O yılın üçüncü çeyreğine neredeyse 5 bin per-

soneli azaltarak girmek durumunda kaldı TOFAŞ. Gümrük Birliği yaklaşıyordu… Böyle bir or-

tamda Türk Otomotiv Sanayi, Gümrük Birliği’ne hazırlanmak durumunda kalıyordu. Avrupa ile

gümrükler sıfırlanacaktı ve Türk Otomotiv Sanayi yıllardır bu gelişmeye hazırlanmakta olmasına

rağmen, hazırlığı bitireceği en önemli yıllar olan 2004-2005 ve ilk gümrük yılı 2006’ya çok

büyük bir yara alarak hazırlanmak durumunda kaldı. Ekonomik ölçeğe gelen sanayi maalesef

ekonomik ölçeğinin tümünü kaybetti ve de bu Gümrük Birliği arefesinde rekabetçiliğe çok büyük

bir darbe olarak geliyordu. Bu ortam ve hemen arkasından gelen Gümrük Birliği ortamı sanayi-

nin Avrupa’dan gelmekte olan ithal araçlara karşı elindeki modellerle üretim adetleriyle rekabet

etme şansını zayıflattı ve sanayi ihracata dönene kadar peş peşe gelen zorlu yıllar yaşandı. Bu

ekonomik ortamda Gümrük Birliği ile Türk Tüketicisi de yerli otomotiv sanayine çok büyük bir

tepki göstermeye başladı. Bunun nedenleri vardı. Tüketici yıllarca kapalı bir ekonomide kısıtlı

miktarda model alma mecburiyetinde kalmıştı. 1994 yılından sonra liberalleşen Türk Ekonomi-

sinde yabancı marka almak için çok büyük gümrük vergileri ödemek mecburiyetinde bırakıldığı

için kırgınlığını küskünlüğünü adeta sanayiyi cezalandırmak için kullandı. Alacağı ürün iyi mi

kötü mü, ekonomik mi bakmadan yabancı otomobile doğru tercih kullanmaya başladı.

O yıllarda baskılar altında ürettiğimiz ürünün ve kurumumuzun tüketici nezdinde beğenisi-

nin ve tercihinin olabilmesi adına bir çaba içindeydik. Bu çaba Türk Otomotiv Sanayi’nin o

güne kadarki en büyük kuruluşu olan TOFAŞ için had safhada önemliydi. Yani Türk halkı’yla

kurumu bağdaştırmaya ihtiyaç vardı. Daha öncesinde kuyruklu yıllar yaşanmıştı.Araçlar kara-

borsaya düşmüştü. Dolayısıyla tüketiciyle, hükümetlerle, bürokrasiyle barış havası yaratmak,

menfi etkiyi silmek önemliydi.

O günlerde Efes Basket Takımı durmadan başarılar kazanıyor, şampiyonluklar alıyordu.

Basketbol Türkiye’de önemli bir yere yerleşmeye, gençliği etkilemeye başlamıştı. Uluslararası

başarılar milli gurur olarak geri dönmeye başlamıştı. Bir gün Yönetim Kurulu Başkanımız Sa-

yın ‹nan Kıraç, bana

‘Efes takımının başarıları Anadolu Grubu tarafından bugüne kadar

kendilerince yapılmış en iyi yatırım olarak iletildi bana. Bizim ise bir tane TOFAŞ Basket

JAN NAHUM