Previous Page  125 / 226 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 125 / 226 Next Page
Page Background

124

benim yardımcım olan Bülent Sayar Bey’in de önemli katkılarını bu vesileyle belirtmek istiyorum.

Bülent Bey, sporu seven birisiydi ve sporla ilgili hususların düzenlenmesinde,kaynakların bulun-

masında bana çok yardımı olmuştur.

Güreş kuruldu. Müsabakalara başlandı. Müsabakalarda hep galibiyetler alındı. Galibiyet-

ler alınınca TOFAŞ hep gazetelere çıkıyor, böyle olunca da Vehbi Bey boyuna bana yazılar

yazıyor.

‘Bu ne

?

Nereden çıktı

?

Buna kaç para sarf ediyoruz

?

Bunları kim yapıyor

?

Biz

otomobil fabrikasıyız. Ne işimiz var sporla. Şimdiye kadar kaç para verildi, ne kadar

ödeme yapıldı

?

Para nereden bulundu

?

sorularını soruyor. Biz de durumu Vehbi Bey’in endi-

şesini giderecek tarzda idare ediyoruz. Müsabakalar Türkiye içinden dışarıya çıkıyor. Oradaki

galibiyetler geliyor. Başarılar parlak olunca hesap sormada fazla ileriye gidilmiyor ama Vehbi

Bey’in sorularına artık yetişemez durumda kaldığımızda TOFAŞ Oto Ticaret aklımıza geldi.

TOFAŞ Oto Ticaret’in Umum Müdürü ‹nan Kıraç Bey’di. Onun da yardımcısı yani şirketin iki

numarası Gökçe Bayındır’dı. O zaman TOFAŞ arabaları iyice tutulmuş. Pazarlamada bir sıkın-

tımız yok. Otomobil almak için kuyruk var. ‹lan vermemize gerek yok ama spor faaliyetlerinin

tanıtıma yardımcı olabileceği gerekçeleri o zaman başladı. ‹nan Bey’e, Vehbi Bey’in mektup-

larına cevap vermekte artık çok zorlandığımı, dolayısıyla işe TOFAŞ Oto Ticaret’in karışmasını,

bu masrafların bir kısmının orası tarafından karşılanmasını, pazarlama şirketi olunduğu için de

kolayca izah edilebileceğini söyledim. Bu arada Yalçın Bey de ‹nan Bey’e ulaşmaya çalıştı.

Tofaş Oto Ticaret devreye girdi. Güreşte büyük başarılar elde etmeye başladık. Önemli güreş

müsabakalarına Lozan’a, bize yakın Avrupa ülkelerine gider olduk. Bu maçlarda milli takım

gibiydik. Çok heyecanlanırdık, mağlubiyetlerde üzülürdük. Bütün TOFAŞ bir tek vücut olmuştu.

Özellikle güreş TOFAŞ’ın tabi bir parçası haline gelmişti. Yurtiçinde, yurtdışında hepimizin çok

anıları var.

Bir gün yine Yalçın Bey beni ziyaret etti.

‘Erdoğan Bey biliyorsunuz Uluslararası Güreş

Şampiyonası Bursa’da. Bu bizim için çok büyük bir fırsat. Ben sizden bir şey istiyorum.

Vehbi Bey’i acaba Bursa’ya getirebilir miyiz

?

dedi. Kafamda birden olumsuzluklar dolandı.

Vehbi Bey’in spor ile hiç bir ilişkisi yoktu.Vehbi Bey’i, hiçbir spor müsabakasında, ne futbolda

ne basketbolda görmedim, bilmem… Vehbi Bey akşamları belirli bir saatte yatma alışkanlığı

olan bir kimseydi. Hepimiz Vehbi Bey’in belirli bir saatte yatacağını bilirdik. Halbuki güreşler

Vehbi Bey’in yatma saati ve ondan sonrasına geliyor, gece yarılarına kadar devam eden mü-

sabakalar. Böyle bir durumda biz Vehbi Bey’in sağlığını ilgilendiren böyle bir ihlali kendisinden

isteyebilir miydik

?

Dolayısıyla ben bunları ileri sürerek Vehbi Bey’in böyle bir şeye geleceğini

kesinlikle tahmin etmediğimi söyledim. Yalçın Bey ısrar etti. Ben tekrarladım gerekçeleri. Bunlar

o kadar açık ki bizim böyle bir teklifi götürmemiz dahi doğru olmaz dedim. Fakat Yalçın Bey’i

siz de biliyorsunuz, ısrarcı, bir şeyi tuttuğu zaman sonuna kadar götüren bir karakteri vardır.

O kadar ısrar etti, o kadar ısrar etti ki kendisine

‘Vehbi Bey ile konuşurum, davet ederim