

123
de aklımı yatırttı bu işe… Yani zorla, buna biz Yalçın Bey’in ikna kudreti de diyebiliriz.
TOFAŞ SAS’ın güreşle uğraşmasına fikir olarak
’peki’
dedim ama ne yapacağız, nasıl
yapacağız, içinde bulunduğumuz şartlarda nasıl gerçekleştireceğiz
?
Ben de tereddüt içerisin-
deyim. Bir gün baktım bana Muharrem (Atik) Bey’i getirdi. Ben Muharrem Bey’i gazetelerden
tanıyorum ama görmüşlüğüm filan yok! Oturduk. Konuşmaya başladık. Muharrem Bey bana
güreşten, yapabileceklerinden bahsetti. Güzel pembe tablolar çizdi. Şimdi ben de tabi Yalçın
Bey’e yarım dahi olsa söz vermiş olduğum için yola çıktık. Artık devam durumundayım. Yani
bütün bunları söylerken ifade etmek istediğim şey TOFAŞ’ın o zaman yöneticisi olarak, spor
kulübünün kurulmasında ne benim ne de diğer başka arkadaşlarımızın aslında bir yürütücülük
rolü yoktur. Bu rolü o zaman personel müdürümüz olan Yalçın Bey düşünmüştür, önermiştir,
bizleri de ikna etmiştir. Bu noktanın özellikle altını çizmek istiyorum. Yani burada önemli olan
kişilik Yalçın Bey’dir. Yalçın Bey olmasaydı, başka bir personel müdürü olsaydı, kendi klasik
sınırları içinde kalacaktı. ‹şte üretim şu bu, işe girdi, işten çıktı fala filan işleriyle uğraşacaktı.
Ne spor kulübümüz olacaktı, ne güreşe girecektik, ne de basketle işimiz olacaktı. Tabi baş-
langıçta TOFAŞ işin o kadar başında ki… ‹şte efendim her fabrikanın bir reklamı vardır, bir
spor kulübü olursa onun reklamı olur gibi gerekçeler bizim için gerekçe değil. O zaman bizim
otomobilimizin tanınması gibi bir problemimiz yok. Az bir üretim yapıyoruz. Herkes almak için
kuyrukta. Satış, tanıtma derdimiz yok. Gazeteler yazıyor. Bizim ilave bir tanıtıma, bugün oldu-
ğu gibi reklamlarla,ilanlarla tanıtmaya ihtiyacımız yok. Ama ona rağmen bu gerekçeyi Yalçın
Bey kullanıyor. ‹htiyacımız yok ama gene de kullanıyor. Yani söylemek istediğim, TOFAŞ Spor
Kulübü’nün kuruluşu aslında bir spor sevgisinden doğmuştur. Yoksa TOFAŞ’ın pazarlamasına
katkı yapacak bir şeye aracı olacağından dolayı değil. Benim bu söylediklerim işin başlangı-
cındaki hareket noktasındaki durumu belirtmek içindir. Sonradan tanıtıma,reklama hizmet eden
şeyler olmuştur. Ama işin başlangıcında durum böyleydi… Neyse… Muharrem Atik neler yapa-
cağını anlattı. Kendisine de ‘olur’ dedikten sonra gitti, arkadaşlarını seçti. Zaten hepsiyle teması
devam ediyordu. Kısa bir süre sonra bir takım da kurdu. Bir gün
‘Biz takımı kurduk. Sana da
takımı tanıtmak istiyoruz’
dediler. Toplantı odasına gittik. Muharrem Atik bize arkadaşlarını
tanıttı. Reşit Karabacak’ı, Mehmet Güçlü’yü, Mehmet Sarı’yı yani bir kısmını gazetelerden tanı-
yorum. Ama öbürlerini ilk defa orada gördüm….
Fabrikada da spor kulübünde de işler yürüyor. ‹malatta güçlükler var. Zorlukları aşmaya
çalışıyoruz. Sadece imalat güçlükleri değil. ‹şin tabiatı icabı TOFAŞ hep zarar ediyor! Çünkü
çok küçük seviyelerde imalat yapıyor. Seneler geçtikçe artacaktır ama çok tabi olarak da zarar
edecektir. Şimdi zararlı bir durumda bizim kaynaklarımızı spor gibi daha henüz TOFAŞ ile ir-
tibatlı gürülemeyecek şeylere aktarmamızın sakıncaları da haşmetiyle ortada duruyor. Biz spor
kulübünden ve yaptığımız harcamalardan Vehbi Bey’in bilgisi olmasını istemiyoruz. Olduğu
takdirde bizi haşlayacağından endişe ediyoruz. Bu arada sporun yürütülmesinde o zaman