

108
sonunda da maalesef büyük ümitlerle başladığımız sezonu küme düşerek tamamladık. O sezon
bir maç var ki çok enteresan. Sümerbank Beykoz ile olan ilk maçımız ertelenmişti. Erteleme
maçı ileri bir tarihe alınmış, o arada Beykoz’ da Galatasaray Takımı’ndan bir sporcu transfer
etmişti. Ertelenen maçın oynanma tarihi geldiğinde Sümerbenk Beykoz bu yeni transfer ettiği
oyuncusunu oynattı. Biz itiraz ettik. Kural olarak ertelenen maçta kadroda olmayan bir oyuncu
ikinci maçta oynayamazdı. Fakat Beykoz bu oyuncusunu oynattı ve biz de kazandığımız halde
bu maça itiraz ettik. Federasyon o maçta bizim haklı olduğumuza karar verip TOFAŞ’ı hükmen
galip ilan etseydi, Sümerbank Beykoz’un 1 puanı silinecek ve biz de I. Lig’de kalacaktık. Fakat
o dönem Basketbol Federasyonu, Rahmetli Osman (Solakoğlu) Ağabey’in hastalanmasından
dolayı (‹spanya’da felç geçirmişti) bir türlü toplanıp karar alamıyordu. Bizimle ilgili bu kararı o
zamanki Asbaşkan Hüsamettin Topuzoğlu geciktirdi. Hatta
‘Abi bu kararı geciktiriyorsunuz
ama burada haklıyız, biliyorsun, değil mi
?
’
dediğimde bana ilginç bir laf etmişti. Bunu hiç
unutmuyorum her yerde söylüyorum ve bundan da çok büyük üzüntü duyuyorum. Bundan dolayı
oldukça etkilenmiş, çok fena sinirlenmiştim. Hala da sinirleniyorum aklıma geldikçe. Sözlerine
burada tam olarak yer vermek istemiyorum. Ama özet olarak yıllarca kader birliği etmiş
olduğu arkadaşının, Osman Solakoğlu’nun rahatsızlığından doğan bir fırsat değerlendirilmek
isteniyordu. Böylece bizi köşeye sıkıştırmaya çalışmak çok yanlıştı. Neticede biz küme
düştük. Haklılığımızı ispat için davayı mahkemeye taşıdık. Ancak biliyorsunuz mahkemeler
çok uzun sürüyor Türkiye’de, karar hemen alınamıyor. 2 yıl sonra davayı kazandık. 2 yılda
köprünün altından çok sular geçtiği için geriye dönüp işlem yapsak ne elde edecektik, hiçbir
şey. Dolayısıyla kulüp olarak böyle bir şey yapmadı o zamanki yöneticilerimiz. Basketbol
Federasyonu da 1 sezon sonrası için, daha bugüne kadar örneği olmayan, bir uygulama
getirdi. 2. Deplasmanlı Lig Şampiyonu olan takımın play-off’a alınacağını açıkladı (1989). Bu,
Basketbol Federasyo’nun nun bir tür diyet ödemesiydi TOFAŞ’a. Bizler o sezon (1989-90), II.
Lig’de oynadık şampiyon olduk ve Play-off maçlarında mücadele ederek Avrupa kupaları’na
girmeye hak kazandık. TOFAŞ 1989 – 90 sezonunu II. Deplasmanlı Lig’de şampiyon olarak
kapattığında tarihindeki ilk şampiyonluk kupasına da ulaşmış oluyordu. II. Deplasman Lig’inden
gelip, I. Lig play-off’unda derece elde ederek, Avrupa’da Koraç Kupası’nda Türkiye’yi temsil
etme başarısı çok önemliydi TOFAŞ için. Bir anlamda bir sezon önce TOFAŞ’a yapılan
haksızlığın karşılığında verilen bir iade-i itibar gibi bir şeydi o yılki özel uygulama. O günden
bugüne kadar hatta daha öncesinde hiçbir II.Lig takımına play-off maçlarına katılıp I. Lig’de
Şampiyon olma şansı tanınmadı. Çünkü federasyon da biliyordu ki TOFAŞ davasında haklıydı...
TOFAŞ’a geldiğim ilk sezon beni takım kaptanı yaptı antrenörüm Önder Seden. Takımda
bir takım sıkıntılar vardı. Çok iyi hatırlıyorum, yaşanılan sıkıntıları kaptan olarak Önder Seden’e
ve idarecimiz Nedim Karakaş’a aktararak onları uyarmak istedim. Dedim ki
‘Bakın takımda
iki tane guard var, bu iki arkadaşımız birbirleriyle ego yarıştırıyor, bu insanların birbiriyle
didişmesinden antrenmanlar pek verimli geçmiyor.. Bu büyük bir sıkıntı.’
Sonra Önder
Ağabey’e
‘Siz antrenör olarak bazı oyunculara pek güvenmiyorsunuz. Ama enteresandır