

U L U D A Ğ Ü N İ V E R S İ T E S İ ’ N İ K U R A N D E R N E K
93
edildi, orada başladı ve iş rayına girdi. İktisat da çıktıktan sonra üniversite ol-
muş oluyor ve Nuran Hanım geldiği zaman biz Fethi Tezok Kampüsü’ndeydik.
O zaman Fethi Tezok kampüsünde barakalar vardı. Üniversite de kurulunca
zaten 14 bin dönüm. Biz, biz dediğim işte o grup, milletten de para toplayarak
istimlak ettik. Yani parayla resmen satın aldık. Süleyman Demirel de temel
atmaya gelecek. Görükle’nin köylüsü bizi sopayla taşla kovaladı,
“Karımızı,
kızımızı bu komünistlere yedirmeyiz”
diye bizi sopayla kovaladılar. Bugün
en büyük kaymağı üniversiteden Görükle yiyor, biliyorsunuz. Sonra, orası alın-
dı ve herkesin Süleyman Bey’in olsun, Özal’ın olsun, o zamanın valilerinin
olsun, herkesin çok büyük katkıları oldu. Ama acı bir şey, şu anda aklıma gelen.
Osman Bey rahmetli oldu. Osman Aktan’a mezar bulamadık.
Osman Aktan’a, Pınarbaşı suyunun üst aralığında bir yer bulundu. Oraya
götürdük, Allah rahmet eylesin, gömdük. Hoca dua ediyor,
“Hakkınızı helal
edin”
diyor. Necati, sonra bununla ilgili bir yazı da yazmıştı.
“Bir dakika
hoca!”
dedim.
“Neye hakkımızı helal ediyoruz? Biz kimiz ki? Adam, Bursa
Üniversitesi’ni kuran adam, biz ona bir mezar bulamadık. Zorla bir yer
bulduk. Asıl biz dua edelim, yalvaralım Osman Aktan’a da, Osman Aktan
Bursalılar’a hakkını helal etsin.”
O gün için 30 bin talebe, 3500 de çalışan vardı. Dedim ki
“30 bin tale-
be okuyor, 3500 de çalışan ekmek yiyor oradan. Profesörü, katibi, şoförü,
bilmem nesi. Bir tane bile üniversiteden burada adam yok. Biz yalvara-
lım Osman Aktan’a da bize hakkını helal etsin”
dedim. Necati Akgün Allah
Rahmet eylesin, sonra bunu yazdı.
Vefasızlık var Bursa’da. Biz o arsayı alırken, iki lira, üç lira, 1 lira hatta,
metresi. O yedi arkadaşımla da hepsiyle iftihar ediyorum, hepsiyle gurur duyu-
yorum. Yedimizin de orada 50 metre yerimiz yok. İstesek hepimiz oradan iki
lirayla yer alabilirdik. Ama aldığımız bütün yerleri üniversite için aldık.
Prof. Dr. Nihat
Balkır
Nihat Bey geldi sonra. Nihat Balkır geldi. Zaman zaman
konuşuyoruz. Dostluklarımız devam ediyor. Ben GÜM-
TOB
(Güney Marmara Turizmciler ve Otelciler Birliği)
Otelciler başkanıyım. Balıkesir’de üniversite yok, turizm
okulu var, dört yıllık. Ben oraya konuşmacı olarak gidiyo-
rum. Balıkesir’de otel yok, okul var. Bursa’da otel var,
okul yok.
Rahmetli Nihat Bey’e
“Durum bu”
dediğimde
“Bana o
zaman bir gerekçe getir, rapor yaz getir”
dedi. 11 sayfa
falan rapor yazdım ben, niçin olması lazım gelir, diye. Ni-
hat Bey onu senatoya götürdü. Sonuçta hoca olduk.