Previous Page  151 / 226 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 151 / 226 Next Page
Page Background

150

TOFAŞ’tan adam alamaz’

imajını oluşturduk. Sporcu çocuklarımız çok enterasan olaylar

yaşadılar transfer konusunda. Candan Karşıyaka’dan transfer teklifi almış.

’Gitme’

desem

kafası orada kalacak. Biliyorum ‹zmir’e gidecek parası da yok. Karşıyaka’dan daha iyi teklif

vereceğimizi de biliyorum ama Candan bu tecrübeyi yaşamalıydı. 15 lira benzin parası

verdim. ‹zmir’e gitti geldi.

‘Hadi ya ağabey. Boş ver…’

dedi. ‹mzalamadı, TOFAŞ’ta kaldı.

Murat bilirsin, çok heyecanlıyımdır. Muhabbet TOFAŞ, TOFAŞ SAS olduğunda olayların

birinden diğerine atlayabilirim. Ama TOFAŞ Kulübü benim için oğullarım Oğuz ve Murat

neyse, oydu. Yani çocuklarımla bir tutuyordum. Gerçekte de öyleydi. Çocuklarımdan yardım

aldım, eşimden yardım aldım. Sevgi’nin hakkını yememek lazım. ‹lk dönemlerde futbolda

bir takım formamız var. Cumartesi A Takımı oynuyor. Pazar günü genç takım maç yapacak.

Cumartesi formalar çamurlanmış. Eve getiriyorum. Eşim atıyordu küvetin içine, çiğneye çiğneye

yıkıyordu. Otomatik çamaşır makinesine 81’de sahip oldu. O zamana kadar formaları böyle

yıkıyor, kaloriferin üzerinde sabaha kadar kurutuyor ve maça hazır hale getiriyorduk. Amerikalı

basketbolcular transfer ediyorduk. Ev tutuluyordu. Perde dikim parası bütçeden çıkmasın diye

Sevgi perdeleri dikiyordu. TOFAŞ kulüp olarak ailemizin bir parçasıydı.

Mesela cumartesi pazar sabahları rahmetli Necmi Ağabey saat 7’de gelir zile basar.

Bir de hani zile dokunma falan değil. Zile zırr zırr diye bastı mı, parmağını da kaldırmaz.

Bütün ev ayaklanır. Ben bakardım pencereden. ‘Tamam, ağabey, geliyorum’ derdim. Giderdik

Karadeniz Kahvesi’ne konuşurduk.

Yıllar geçtikten sonra bugünkü koşullarda düşünüp üzüldüğüm olaylar da var. Yıllarca,

onlarca yaz spor okulu açtık her branşta. Katılan çocuklara çanta ve forma veriyorduk ama

Oğuz’a da Murat’a da bir şey vermiyorum. Çocuklarımla birlikte fabrikada çalışanların

çocuklarına da vermiyordum. Yıllar sonra oğullarım karşıma geçtiler ve bunu bana hatırlattılar.

‘Baba sen bize forma ve çanta vermiyordun’

dediler. O zaman koydu söyledikleri… Çok

üzüldüm. Çocuklardan o yaşlarında benim düşündüklerimi düşünmelerini beklemek fazla

iyimserlikmiş. Bazı prensiplerim vardı. Çocuklarımı kulübün gezilerine fabrika organizasyon

yapmadığı sürece götürmezdim. Şimdi de yapıyorum bunu ama geriye baktığımda kötü hatıra

olarak takılıyor kafama! Ben hiç kimsenin kalbini kırmak istemedim.

TOFAŞ Bursa’ya yıllar yılı heyecan verdi. Yani Kulüple Bursa birleşti. Hiçbir maçımızı boş

salona oynamadık. Benim dönemimde basketbolda I. Lig Şampiyonu olmadım ama Bursa ile

özdeşleşmiştik. Yani taraftar da özdeşleşmişti. Onlar da bizim maçlarımıza geliyordu. Bursa’da

TOFAŞ ile birlikte salon sporlarına olan ilgi arttı. Sadece basketbol değil, voleybolda da arttı.

Oyak Renault, MAKO, Filament bizden görüp devreye girdiler. Ama onların devamı gelmedi.

Belki de yanlış işleyiş vardı. ‹ki kişinin dudağı arasına sıkışmış olmak onlar için zordu.

TOFAŞ en azından 25 yıl süreyle Bursa gençliğine spor sevgisi aşıladı. Basketbol sevgisi

aşıladı, seyir zevki verdi. Kısaca çok şey verdi Bursa’ya… 75’ten sonra doğan çocuklara

Türkiye’nin değişik yerlerinde raslıyorum.

’Ağabey ben seni Bursa’da TOFAŞ’tayken

tanıyorum.Maçlara geliyorduk. Şöyle yapıyorduk’

diyorlar. Böyle bir kulüp olmasaydı o

seyircinin salonlara, stadlara gelmesi düşünülemezdi. TOFAŞ’ın Türk Sporu’na kazandırdığı

bir sürü isim var. Futbolda, basketbolda diğer branşlarda. Sporcuları kazandırdık ama kulüp

olmanın ne anlama geldiğini, kulübün bilimsel esaslarla nasıl yönetildiğini de gösterdik.

Bursa’da salon sporlarının Avrupa’ya açtık. Avrupa’nın en önemli takımları, sporcuları ve spor

adamları geldiler. Neresinden bakarsanız bakın, Bursa’ya katma değer kazandırdık.”