Previous Page  61 / 209 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 61 / 209 Next Page
Page Background

60

|

BASINDA 41 YILLIKYOLCULUĞUNÖYKÜSÜ : BURSAHAKİMİYET

|

Orada karacılar ile denizcilerin farkını anladım. Başladım

anlatmaya ‘Efendim, vaziyet böyle, böyle. İstanbul gazetesi

gibi değiliz. İstanbul basınına bu uygulanıyor, bize Bilecik’te

eski gazetenin statüsü uygulanıyor. Biz sadece ve sadece ga-

zeteyi basmak zorundayız. Piyasaya verirsek, bizim gazetede

de yazılmaması gereken bir şey bulunursa, dağıtımına zaten

el koyma yetkiniz var. Dağıtımına el koyarsınız, toplatma ka-

rarı alırsınız. Biz de gazeteyi toplarız, bundan normal bir şey

olabilir mi?

‘Niçin bunu yapmıyorlar ‘dedi ve ondan sonra kendi araların-

da konuştular. Bu arada, ben yoldan gelmişim, onlar da kalkıp

gelmişler oraya. Kahvaltı servisi yapılıyor. Yani dört dörtlük

bir kahvaltı, ben onca amiralle kahvaltı ediyorum.

Ondan sonra ‘ siz gidin, bizden haber bekleyin’ dedi. Doğru

Bursa’ya döndüm. O zaman düşünün araba telefonu yok, cep

telefonu yok, hiçbir şey yok. Yolda bir telefon buldum Feridun

‘ne oluyor, bitiyor, orası nasıl?’ diye sorayım dedim Feridun’a

‘dikkat et, gazeteyi kapatabiliriz. Hazırlıklı ol’ dedim. Feridun

benim evden Gölcük’e gittiğimi, öğrenmiş. Semra söylemiş,

‘Saruhan Gölcük’e gitti’ diye.

Ben gazeteye geldim, Feridun ‘yahu, Saruhan neredesin? On

kere Vali sordu, belki on kere Garnizon Komutanı sordu’ dedi.

Ne istiyorlarmış deyince ‘Seninle görüşmek istiyorlarmış’ dedi

ve gülmeye başladı. Yani ne derler askerde, ‘emir demiri keser’

işte onun ne olduğunu net olarak yaşadık.

Yani mantıklı bir şey tersine dönebiliyor, mantıksız bir şey olu-

yor. Bunlar da hayatın tecrübeleri. Gazeteyi yönetmemiş olan-

lar bilmez. O geceyi yaşamamış olanlar bilmez. Böyle gelmiş,

gitmiş.’

Saruhan Ayber, Feridun Evrenosoğlu