58
|
BASINDA 41 YILLIKYOLCULUĞUNÖYKÜSÜ : BURSAHAKİMİYET
|
pıda bir el çantası var. Çıkışta duruyor. İçinde benim pijamam.
Yatakta yattığım eşofman. Temiz iç çamaşırı, çorap. Yani ‘gece
gel buraya dedikleri’ zaman onu da alıp gideceğiz. Bir gece ya-
rısı üç mü, dört mü yine telefon çaldı. Yine bizim Mehmet,
‘Saruhan abi gazeteyi dağıttırmıyorlar’ Ne oldu? ‘Gazetede bir
haber var, bu haberin olmaması lazımmış. Neymiş bu haber?
Sıkıyönetim bir tamim yayınlamış. Polis raporunda olmayan
haberler gazeteye konmayacak, diye.
Bir haber var, polis raporunda yok. Neymiş bu haber? ‘Dün
gece Bursa’da bilmem ne pavyonunda ruhsatsız, lisanssız ça-
lıştığı tespit edilen iki kadın gözaltına alındı.’ Bu haber polis
bülteninde yokmuş.
Gazeteyi bastık biz. ‘Bu saatte dağıttıramayız, izin yok.’ diyor-
lar. O zaman çıkarın haberi, bir daha basın, bu gazeteyi atın.
Ben de tabii bunun acısını kimden çıkaracağım, bilmiyorum.
Açtım telefonu Necati Zincirkıran’a, ‘Necati abi vaziyet artık
kontrolden çıktı: Çivisi çıktı bu işin’ dedim ve anlattım bu
olanları. Saat sabahın altısı. Zincirkıran’ı uyandırdım.
‘Ben konuşurum, Haldun Bey’le’ dedi. ‘Kapatalım bu gazeteyi’
deyince ‘ kapat’ dedi. Tamam yönetim kurulu, bir karar alsın.
Ben de imzalarım.
Ne vali, ne emniyet müdürü, ne garnizon komutanı telefona
bile çıkmıyor. O tarihte Necati Zincirkıran hem Günaydın’ın
Genel Yayın Müdürü, hem de Anadolu Ajansı’nın da Yönetim
Kurulu Başkanı.
O dönemin Başbakanı Bülent Ulusu, Necati Zincirkıran’ın sı-
nıf arkadaşı, Zincirkıran sabahın köründe açmış telefonu Baş-
bakana. Onu da uyandırmış. Ben onu nasıl uyardıysam, o da
Başbakanı uyarmış. Böyle, böyle ‘gazeteyi kapatıyoruz’ demiş.
Haldun Simavi