

56
|
BASINDA 41 YILLIKYOLCULUĞUNÖYKÜSÜ : BURSAHAKİMİYET
|
haber var?’ diye sorgulardım. İşimin bir parçasıydı. Oradan da
Sırrı Abi’ye giderdim. Onunla sohbet ederdik. Ne olacak bu
işler? Türkiye nereye gidiyor? gibi sorduğum sorulara ‘Asker-
ler yürüyüş yaptı. Bayrak töreni, uygun adım geçtiler Atatürk
Caddesi’nden. Sen boşver bir şey olmayacak diyenleri, sen bak
işine. Hazırlığını yap oğlum. Vali dedin mi açıyoruz karşımız-
da konuşuyoruz. Emniyet müdürü karşımızda. Yarın askerler
gelecek, kiminle konuşacağız biz. Sen hazır mısın, hazırlığını
yap’ derdi. Bu konuşmalar 12 Eylül’den 6 ay önceydi.
Ben o tarihte geleceğin Garnizon Komutanı Albay Teoman
Koman’la Işık Lisesi’ni ziyaret ediyorum. Kendimi tanıtıyo-
rum, el sıkışıyorum ve Işıklar Lisesi kütüphanesine bir sandık,
kitap, ansiklopedi hediye götürüyorum. Bunlar yapıldı.
Böyle bir ortamın ardından biz 12 Eylül sabahı Feridun’un
“dikkat” komutunun ardından güne başladık. Her şey değişiyor
tabii. O zaman yeni bir hayat başladı. Erken tedbirini aldığı-
mız halde, zaman zaman sıkıntılarımız oldu. Her baskı öncesi
gazeteler sıkıyönetim komutanlığında kontrol ediliyor. Hatta
bir ara gazeteyi kapatma sürecine girdik. Çok ilginç bir şeydi.
Sıkıyönetim ‘gazeteyi baskıdan önce biz göreceğiz’ diyor. Şim-
di gazete basılıyor. Ben basmak zorundayım. Denetlemedeki
albay ‘Anadolu’da bu uygulama yok’ diyor. ‘Efendim Anado-
lu’da dediğiniz gazete, 50-60 tane basılıyor. Onun için kalıpları
dururken siz bakarsınız, onlar da 5 dakikada basar biter işleri.
Ben 10 bin tane basıyorum. Bazen 12 bin, bazen 15 bin. Evet,
bu haber sakıncalı basmayın gazeteyi derseniz, basamam.’ diye
açıklama yapıyorum.
Sıkıyönetim ilişkilerimizi sürdüren o tarihte, benim en uygun
adam olarak bulduğum, konuşmasını, adabını çok iyi bilen
Mehmet Volkan’dı. Gazeteyi o götürüyor. Onayı alıyor, gazete
basılıyordu. Albay ile başlayan denetleme süreci albayın yeri-
Teoman Koman