176
|
BASINDA 41 YILLIKYOLCULUĞUNÖYKÜSÜ : BURSAHAKİMİYET
|
dum kaldım. Nitekim olan oldu; canlı yayında olan Çiller’e
“RP ile koalisyon kurduğunuzdan dolayı pişman mısınız?” so-
rusu gelince, Çiller biraz bozulmuştu. Patron bunu fark etti
ve bana dönüp; “bana bak, burası ANAP’ın televizyonu değil,
benim televizyonum, böyle abuk subuk soruları nereden bulu-
yorsunuz, koş git o spikere söyle asabımı bozmasın.” vari, bo-
zuğu attı. Ben efendim falan derken,” çabuk git.” diyerek bir
bozuk daha. Rejiye gittim, ama bir şey demedim,
döndüm geldim. Dua ediyordum, tekrar öyle bir
soru gelmesin diye.
Saruhan Bey, beni kurtarmak için, “Ali Osman abi
ANAP’lı, DYP’li, CHP’li. Biz de burada denge yap-
maya çalışıyoruz.” vari bir yumuşatma yapmaya
çalışıyordu ki; patron; “başlarım sizin dengenize.”
deyip yeni bir bozuk daha attı.
Çiller yayından çıktı, soruya bozuk olduğunu; “ Sa-
yın Sönmez hakikaten demokratmışsınız, yayınla-
rınızdan belli oluyor.” demesin mi; oda epey kala-
balıklaşmıştı, aradan sıvışmayı başarmıştım.
2001 yılında Ali Osman Bey rahmetli olunca, Pat-
ron tanımlamasını Celal Bey’e döndürdük. Gerek holdingdeki
diğer yöneticilerle, gerekse Ali Cem, Osman ve Cemil Sönmez
ile görüşmeler yaparken, Celal Bey’den patron olarak söz eder-
dim.
Celal Bey, medya yatırımları konusunda eli sıkı biridir. Ama
projenin rasyonel olduğunu görürse, harcamayı yapar. Fakat
asıl modeli yatırımın şirketin kendi kaynaklarından olması
veya kendini çabuk amorti ederek, alınan paranın çabuk geri
ödenmesidir.
Tabii şirket para kazansa da, Kent gazetesinin satışından alınan
İsa Özön, Mehmet İnan, Mustafa
Pınar, Ümit Sağanak