

154
|
BASINDA 41 YILLIKYOLCULUĞUNÖYKÜSÜ : BURSAHAKİMİYET
|
yaşar ümitle ölür” v.b. Bu ciddi adam, Saruhan Ayber, kü-
çük bir taşra gazetesinde -telifle de olsa- dört karikatürcü
çalıştırıyordu. Ben, Serdar Gilkal, Sait Oktay ve Levent
Elpen gazeteye giren haberlere karikatürler çiziyorduk.
Bir süre sonra haftalık mizah köşesi Çuvaldız’ı yapmaya
başladık, sonra tam sayfa oldu. Bir yıl sonra da gazete-
nin ilavesi oluvermişti. Gazetenin tirajına katkısı Saruhan
Ayber’i bağımsız mizah dergisi çıkarmaya cesaretlendir-
mişti. Ama gazetenin büyük ortağı bu projeyi durdurup
beni ve Serdar’ı işten çıkarmıştı. İlkleri yaşadığım Bursa
Hakimiyet kovulmayı da tattırmıştı bana.
Gazetede karikatür çizmenin dışında da muhabirlik de
yapıyordum. Algılarım açılmış her şeye haber gözüyle ba-
kıyordum. Haberi yapılmayacak şey yoktu. Bir gün odun-
cu, keresteci gibi bir dükkandan bir arabaya tepsi tepsi
baklavalar taşınıyordu. Merak edip izlemeye koyuldum.
Burası Bursa’nın ünlü kebapçı, baklavacısının imalat-
hanesiydi. Zabıtaya haber vererek baskına katıldığımda
şerbet kazanının içinde beyaz slip külotlu bir işçi yıka-
nıyordu. Yeni bir Uğur Dündar mı oluyordum? Keyfim
yerindeydi ama yazı işleri müdürü Erol Ağabey çok tehdit
telefonları almıştı bu haber yüzünden.
En uzun da Aykan Uzoğuz’un yönettiği magazin servisinde
çalıştım. 12 Eylül sonrası, Kenan Evren’in cumhurbaşkanı her
şeyin sansürlendiği yıllarda tuhaf anketler yapıp konuş-
tuğumuz kişilerin fotoğrafını çekerdik, açılışlar, davetler
ya da Bursa’ya gelen bir ünlüyle röportaj yapmak için pe-
şinden koşardık. Hatta günlük fal bile yazdım. Asıl komik
olan iki kat yukarıda teknik serviste çalışan kızlar- benim
yazdığımı bildikleri halde- merakla, heyecanla okurlardı.
Bazı kadınlar yalan da olsa güzel şeyler duymak istiyordu.
Bursa Hakimiyet’in Yaşayan Bursa
ekideki Yılmes Aslantürk, Serdar
Gilkal ve Sait Oktay’ın hazırladığı
Çuvaldız sayfası